7/24 Randevu ve sorularınız için arayabilirsiniz : 0 (232) 000 0 000

İZMİR KADIN DOĞUM UZMANI – KADIN HASTALIKLARI

KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM UZMANI – JİNEKOLOJİ NEDİR ?

Kadın hastalıkları ve doğum uzmanları gebelik, doğum, infertilite (kısırlık), menopoz, ultrasonografi ve kadın hastalıkları ile ilgili ameliyatlar konusunda ihtisas yapmış uzmanlaşmış doktorlardır. Sıklıkla halk arasında”kadın doğum uzmanı” veya “kadın doğumcu” şeklinde söylense de doğrusu ‘kadın hastalıkları ve doğum uzmanı’dır. Jinekolog veya jinekolog doktor aynı anlama gelir. Eski yıllarda nisaiye uzmanı şeklinde adlandırılırdı..

Operatör doktor ifadesi ise cerrahi branşlardaki yani ameliyat yapılan branşlardaki doktorları tanımlamak için kullanılır. Kadın hastalıkları ve doğum branşı da ameliyatları olan bir branş olduğu için operatör veya operatör doktor (kısaca Op. Dr.) tanımı ismin başına eklenir. Bazen hastalarımızdan operatör müsünüz şeklinde sorular gelebilmektedir. Bütün kadın doğum uzmanları operatör doktordur. Ameliyat yapılan bütün branşlardaki doktorlar operatör doktordur (Bütün kulak burun boğaz uzmanları, bütün göz hastalıkları uzmanları gibi…) Ameliyat yapılmayan branşlardaki (dahiliye, dermatoloji, nöroloji, kardiyoloji gibi..) doktorlar için operatör doktor tanımı kullanılmaz, uzman doktor tanımı kullanılır.

Kadın hatsalıkları ve doğum uzmanı olmak için ülkeler arasında ufak tefek farklar olmakla beraber genel olarak lise eğitiminden sonra tıp fakültesi (6-7 yıl) daha sonrasında da uzmanlık eğitimi yani ihtisas (5 yıl) gerekir. Daha önce ülkemizde 4 yıl olan kadın hastalıkları ve doğum uzmanlık eğitimi geçtiğimiz yıllarda 5 yıla uzatımıştır. Kadın hastalıkları ve doğum uzmanlık eğitimi sırasında gebelik, normal doğum, sezaryen, infertilite (kısırlık), tüp bebek, doğum kontrol yöntemleri, jinekoloji (kadın hastalıkları), onkoloji (kadın hastalıkları ile ilgili kanserler), ultrasonografi, menopoz, küretaj, ameliyatlar, laparoskopi, histeroskopi ve başka farklı konularda geniş bir eğitim alınır. Ülkemizde kadın hastalıkları ve doğum eğitimi sırasında meme hastalıkları ve ameliyatları öğretilmez, ülkemizde meme hastalıkları ve ameliyatları ile genel cerrahi uzmanları ilgilenir. Bazı ülkelerde kadın hastalıkları ve doğum uzmanları da meme hastalıkları ile ilgilenir. Kadın hastalıkları ve doğum uzmanlık eğitimi konusunda eğitim verilen konular belli bir seviyede verilir bunun dışında bazı konularda özel eğitim alan ve uzmanlaşmış doktorlar vardır. Örneğin kadın hastalıkları ve doğum ihtisası sırasında alınan eğitim tüp bebek veya onkoloji (kanser ameliyatları) konusunda doktorun uzman olmasını sağlamaz. Bu konularda uzmanlık eğitiminden sonra ayrıca eğitim almak gerekmektedir. Her kadın hastalıkaları ve doğum uzmanı bütün konularla ilgilenmeyebilir, bazıları kısırlık ve tüp bebek konusunda ekstra eğitimler alarak bu konuda çalışırlar, bazıları sadece kanser ameliyatları konusunda çalışırlar, bazıları sadece estetik ameliyatlar, veya vajinismus ile ilgilenirler. Bu nedenle bazı hastalıklarda konu ile özel olarak ilgilenen doktorların müdahalesi gerekebilmektedir.

JİNEKOLOJİ (KADIN HASTALIKLARI)

Jinekoloji nedir? Jinekoloji kelime anlamı olarak jineko-loji yani “kadın-bilimi” anlamına gelir. Yunanca gynaika (gyne) kadın anlamına gelir. Loji bilim anlamındadır. Jinekoloji kadın üreme organları ile ilgilenen bilim dalıdır. (İngilizce: gynaecology veya gynecology). Jinekoloji Türkçe karşılık olarak “kadın hastalıkları” şeklinde kullanılır. Eskiden nisaiye olarak da adlandırılırdı. Günümüzde nisaiye terimi halen bazı kliniklerde kullanılmaktadır. Jinekolojinin karşıtı androloji yani erkek üreme organları ile ilgilenen bilim dalıdır.

Jinekoloji konusunda uzman doktorlara jinekolog denir (kadın hastalıkları ve doğum uzmanı, nisaiye uzmanı). Jinekologlar sadece jinekoloji yani kadın hastalıkları ile ilgilenemezler aynı zamanda doğum bilimi (obstetrik) ile de ilgilenirler. Bu iki bilime birden kadın hastalıkları ve doğum (obstetrik ve jinekoloji) denir. Jinekoloji kadın üreme organları patolojilerini içerir. Örneğin yumurtalık (over) kisti, myom, rahim ağzı (serviks) hastalıkları, polip, endometrit, servisit, polikistik over, infertilite (kısırlık), vajinit, pelvik inflamatuar hastalık gibi hastalıklar ve bunlarla ilgili ameliyatlar… Erken gebelik aylarındaki patolojiler, dış gebelik, düşük, mol gebelik gibi durumlar da jinekolojinin kapsamına girer. Son gebelik ayları (6. ay – 24 haftadan sonrası) yani doğum ile ilgili konular obstetrik biliminin kapsamına girer. Doğum kontrol yöntemleri, menopoz, idrar kaçırma problemleri, rahim sarkması, adet sancısı (dismenore), adet düzensizlikleri, kadın üreme organları kanserleri jinekolojiyi ilgilendiren diğer konulardır.

Jinekoloji (kadın hastalıkları) ile ameliyatlar ve cerrahi müdahaleler: Myomektomi (myom alınması ameliyatı), kistektomi (yumurtalık kisti ameliyatı), küretaj, histerektomi (rahim alınması ameliyatı), ooforektomi (yumurtalık alınması ameliyatı), tüp bağlama (tüp ligasyonu), histeroskopi, laporoskopi, sistosel-rektosel ameliyatları, servikal serklaj, konizasyon, leep, servikal ve endometrial biyopsi, vulva biyopsisi, koterizasypn, kriyoterapi,… Ameliyatlar konusunda detaylı bilgilere buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Jinekolojik hastalıkların tanısında jinekolojik muayeneden sonra en sık kullanılan tanı yöntemi ultraonografidir. Ultrasonografi karından (abdominal) veya vajina içerisinden (transvajinal) yapılabilmektedir.

JİNEKOLOJİK MUAYENE NEDİR? NASIL YAPILIR?

Jinekolojik muayane (vajinal muayene) her kadının hiçbir rahatsızlığı olmasa dahi yılda bir kez kontrol amaçlı yaptırması gereken muayenedir. Bu sayede bazı hastalıkların erken tanısı konulabilir, ayrıca rahim ağzı kanserini önlemek amaçlı smear testi muayene sırasında yılda bir alınır. Bunun dışında jinekolojik muayene kadın hastalıkları ile ilgili veya gebelik ile ilgili şikayetleri olan hastalara kadın hastalıkları ve doğum uzmanları (jinekolog) tarafından yapılmaktadır. Daha önce hiç jinekolojik muayene olmamış bayanlar bu muayeneden ilk seferinde çekinebilir veya korkabilir ancak en fazla 1-2 dakika gibi kısa süren bir muayenedir ve ağrı veren bir işlem değildir. Daha önce muayene olmuş bayanlar bunun kolay bir işlem olduğunu gördükleri için hiç çekinmeden rahat bir şekilde muayene olurlar.

Jinekolojik muayene ne zaman yapılır?
Jinekolojik muayene adet zamanında veya adetli değilken yapılabilir. Ancak adetli iken kanamadn dolayı rahim ağzı net görülemeyebilir ve smear testi alınamaz. Bu nedenle acil bir durum yoksa adet dışındaki dönemler tercih edilir.

Bütün muayenelerde olduğu gibi jinekolojik muayeneden önce doktor öncelikle hastanın hikayesini (öykü, anamnez) alır. Hastanın yaşı, mesleği, medeni durumu, ilişki durumu, geçirdiği hamilelikler, düşükler, doğumlar, ameliyatlar, küretaj ve benzeri işlemler kadın hastalıkları dışında herhangi bir hastalık varlığı, adet düzeni, adet süresi ve miktarı detaylıca sorulur. Sigara, alkol ve kullandığı diğer maddeler, kullandığı ilaçlar, ailesinde bir hastalık varlığı sorulur. Hasta ve doktor arasında geçen bütün konuşmalar sırdır ve hastanın yakınları dahil hiçkimseye anlatılmaz. Hasta isterse görüşme sırasında yanında eşi veya başka bir yakını bulunabilir, hasta istemezse görüşmeye tek başına katılır, doktor odasına başka hiçbir kimse alınmaz. Hasta bu esnada sorulan sorulara açık ve net cevap vermelidir ki tanı ve tedavi planında yanılmaya yol açmasın.

Jinekolojik muayene masası ve spekulum muayenesi:
İlk görüşme yapıldıktan ve hastanın öyküsü dinlendikten sonra jinekolojik muayene masasında muayene yapılır. Hasta belden aşağısını tamamen soyunmuş şekilde üzerine bir örtü alarak masaya çıkar ve bacaklarını masanın her iki yanındaki desteklere koyar. Hastanın aldığı bu pozisyona litotomi pozisyonu denir. Jinekolojik muayeneye başlarken öncelikle karın bölgesi ve dış genital organlarda (dudaklar, klitoris vb.) herhangi bir patoloji, ameliyat izi var mı diye gözlenir.

Spekulum
Daha sonra spekulum muayenesi yapılır. Spekulum denilem alet plastik veya metal olabilir, vajina içerisini ve rahim ağzını gözlemek için yerleştirilir, hasta bu esnada rahat ve gevşek durursa hiçbir ağrı hissetmez. Spekulum iki parçalı, ördek gagası şeklinde bir alettir, bu iki parça arasında vajina içerisi ışık ile aydınlatılarak izlenir. Spekulum ile vajina içerisinde akıntı ve diğer patolojilerin varlığı gözlemlenir ve rahim ağzı izlenir. Rahim ağzında herhangi bir erzyon (yara), polip vb. patoloji varsa izlenir. Gerekli ise bu esnada rahim ağzından smear testi alınır. Vajinada akıntı varsa bazen buradan çubuk ise sürüntü şeklinde kültür alınır. Smear ve kültür alma işlemleri tamamen ağrısızdır. Bakire hastalarda spekulum muayenesi yapılamaz.
Spekulum muayenesinden sonra elle muayene (bimanuel muayene) yapılır. Bu muayenede amaç rahim, yumurtalık ve bunlara etrafındaki patolojilerin elle değerlendirilmesidir. Myom veya kist benzeri yapılar elle hissedilir. Bu muayenede doktor iki parmağını vajina içerisinde yerleştirir ve diğer elini de karnın alt bölgesine yerleştirir, bu şekilde organları ve patolojileri hissetmeye çalışır. Bakire hastalarda vajinal yoldan elle muayene yapılamıyacağı için bunun yerine tek parmak rektuma (makattan içeriye) yerleştirilerek rektal muayene yapılır, bu şekilde rahim, yumurtalık ve etrafındaki patolojiler değerlendirilir.

Ultrason ve diğer tetkikler:
Muayene sonrasında gerekli ise ultrason yapılır, günümüzde hemen hemen her muayeneden sonra yapılmaktadır. Ultrason incelemesi karından veya vajinal yoldan yapılabilir. Karından yapılacaksa hastanın idrara sıkışık olması gerekir, vajinal yoldan yapılacaksa idrarını tamamen yapması istenir. Bakire hastalarda sadece karından ultrason yapılabilir.
Muayene ve ultrason değerlendirmesi sonuçlarına göre gerekli ise bazı kan ve idrar tahlilleri istenir.

Op.Dr. Hasan YILDIZ Anlatıyor  4 Boyutlu Ultrason Nedir ? (Video)

Kadın Doğum Uzmanı – Kadın Hastalıkları ve Doğum

Genel olarak kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarının ilgilendikleri hastalıklar:

  • Gebeliğe hazırlık ve gebelik takibi
  • Normal doğum ve sezaryen
  • Rahim hastalıkları (myom vb.)
  • Yumurtalık hastalıkları (Over kisti vb.)
  • Rahim ağzı hastalıkları (Smear testi, yara yakma, dondurma vb.)
  • Küretaj
  • Adet düzensizlikleri
  • Vajinit (akıntı vb.)
  • Gebelik ve diğer hastalıklarla ilgili ultrasonografi
  • Doğum kontrol yöntemleri (Spiral takılması vb.)
  • Kısırlık tedavisi (Aşılama, tüp bebek vb.)
  • Dış gebelik
  • Organ sarkmaları, idrar kaçırma
  • Genital organların estetik ameliyatları

Gebelik ve Doğum

Doğum yöntemi belirlenirken anne adayının sağlık durumu ve hangi yönteme uygun olduğu belirlenir.Bazı durumlar söz konusu olduğundan normal doğum yapılmamaktadır.Bu gibi durumlarda sezaryen yöntemi ile doğuma başvurulmaktadır.Çünkü sağlık açısından anneyi ve bebeği etkileyen bir faktörde normal doğum gerçekleştirilemez.Bu gibi durumlarda en önemli faktör sağlıklı bir doğum gerçekleştirebilmektir.Sezaryen doğum doğal doğuma oranla daha fazla risk taşıyabilmektedir.Bu nedenle çoğu sağlık merkezi doğal doğumu tercih edebilir.Doğal doğum her an karar verildiğinde uygulanabilir.

Gebeliğin başlaması ile birlikte uterusta bir sessizlik fazı başlar, bu evrede sadece servikste yumuşama görülür ancak uterin kontraksiyonlar görülmez. Gebeliğin son aylarında hazırlık (aktivasyon) fazı denilen dönem başlar, bu dönemde uterus doğumda gerekecek olan kasılmalara kendini hazırlar. Kasılma ile ilgili reseptörler artar, servikste olgunlaşma meydana gelir. Daha sonra doğum fazı denen üçüncü faz başlar, aşağıda anlatılan doğumun 3 evresi bu faz içerisinde yer alır. Son faz bebek ve plasentanın doğumundan sonra başlayan puerperium fazıdır, bu fazda uterus ve serviks yenilenerek gebelik öncesi haline kavuşur. Bu 4 faza parturisyon fazları adı verilir.

Aşağıda anlatılan doğumun 3 evresi parturisyonun üçüncü fazı yani doğum fazı içerisinde gerçekleşir.

DOĞUMUN 1. EVRESİ

Gebelik boyunca kapalı olan rahim ağzının kasılmaların yardımıyla tam açılmasına (10 cm) kadar geçen süredir. Bu evre doğumun en uzun evresidir (yaklaşık 8-10 saat).Bu dönem pasif ve aktif dönem olarak ikiye ayrılır.
Pasif dönem: Doğumun ve birinci evrenin en uzun süren dönemdir. Bu dönemde ağrılar seyrek ve daha hafiftir. Bu dönem ilk doğumu olan gebelerde daha uzun sürer. Birkaç saatten bir iki güne kadar sürebilir.
Aktif dönem: Rahim ağzı yaklaşık 3 cm açıklığa ulaştıktan sonra başlayan dönemdir. Bu dönemi kadın, ağrılarının sıklaşmaya ve şiddetinin artmaya başlamasıyla fark eder. Bu dönemde ağrılar yaklaşık 5 dakikada bir gelecek kadar sıklaşır.

DOĞUMUN 2. EVRESİ

Rahim ağzının tam açılmasından bebeğin doğumuna kadar geçen süredir. Bu süre ilk doğumlarda ortalama 50 dakika, sonraki doğumlarda ortalama 20 dakika kadar sürer. İlk doğumlarda 2 saati, sonraki doğumlarda 1 saati geçmesi anormal kabul edilir, spinal anestezi uygulanmışsa bu süreler 3 saat ve 2 saat olacak şekilde sınır alınır. Doğumun ikinci evresinde bebeğin inişini ve doğumunu kolaylaştırmak için annenin ıkınması teşvik edilir. İzmir Kadın Doğum Uzmanı

Ikınma Tekniği: Ikıntılı ağrılarda ağrının en güçlü olduğu sırada gebe kadın derin bir nefes alarak bu havayı dışarı vermeden ağzını kapatarak kuvvetle ıkınır. Ikınırken kalça ve bel “C” pozisyonunda, çeneyi göğse dayayarak tüm gücüyle makatına doğru ıkınarak bebeği iter. Ikınma ağrı boyunca devam etmeli, ağrı geçince ıkınmamalı ve gevşemelidir. Bebeğin başı doğarken gebeye ıkınmaması söylenir, ancak ıkınma hissi devam etmektedir. Ikınmayı önlemek için ağız açılarak kuvvetli bir şekilde kısa nefesler alıp verilir. Doğumda ıkınma teknikleri ile ilgili ayrıntılı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Bebek doğduktan sonra 2-3 cm’lik mesafeden göbek klempi takılır, göbek kesilir ve eğer uygunsa emzirmesi için anneye verilir. Bebeğe ve anneye kimlik tesbiti için kol bantları takılır, bebeğin ayak izi alınır. Bu esnada annelerde üşüme ve titreme olabilir, bu durum normaldir, birkaç dakika içinde geçer.

DOĞUMUN 3. EVRESİ

Bebeğin doğmasından sonra plasentanın doğmasına kadar geçen süredir. Genellikle bebek doğduktan 5-10 dakika sonra plasenta da ayrılır ve çıkar ancak bu süre 30 dakikaya kadar sürebilir Plasenta çıktıktan sonra tam olup olmadığı kontrol edilir. Rahim içinde plasenta parçası kalırsa kanama ve enfeksiyona sebep olur. Kesi yapılmışsa dikişi yapılır. Genellikle anneler bu evrede büyük bir rahatlık, mutluluk ve yorgunluk hissederler. Daha sonra annenin temizliği ve kanama kontrolü yapılır ve odasına çıkarılır. İlk birkaç saat kanama kontrolü, tansiyonu, nabzı ve diğer bulgularına bakılır. Bu esnada doğumhanede bebeğini emzirememişse odasında bebeğini sevebilir ve emzirebilir.

Doğum sırasında normal olarak salgılanması gereken tüm hormonlar için olumsuz etki oluşturur ve hormonları doğru bir şekilde çalışmasını engeller.Bunlara çok etkileyici bir örnek vermek gerekirse;doğum daha hızlı süreçte geçsin ve bir an önce gerçekleşsin sebebiyle anne ye verilen suni sancı annede oluşan doğal salgılardan olan oksitosin için negatif bir etkidir ve hormonun salgılanmasını engeller.Bu durumda beyin yapay olan oksitosini algılayamaz ve vücudun doğal olarak oluşturduğu oksitosin hormonu olmadığından endorfini hormonuda salgılanmaz.Doğal bir ağrı kesici görevi gören bu hormon salgılanmadığı içinde anne doğumu ağrılı bir şekilde gerçekleştirir.Bu ağrılar zaman zaman dayanılmaz boyutlara da ulaşabilir.

Op.Dr. Hasan YILDIZ Anlatıyor Ağrısız Doğal Doğum (Video)

AĞRISIZ NORMAL DOĞUM (EPİDURAL ANALJEZİ) (PRENSES DOĞUM)

Doğum ağrısı, kendine has özellikleri olan çok yönlü bir ağrıdır ve genellikle çok şiddetlidir. Pek çok kadın için yaşadıkları en şiddetli ağrıdır. Doğum sancısı annenin gereksiz yere acı çekmesine , fizyolojik stres oluşturmasına ve annenin yorgun düşmesine neden olur.

Günümüzün anne adayları artık çok şanslı !

Çünkü epidural “ağrısız doğum”, ‘’prenses doğum’’ adıyla bilinen yöntem; doğum eyleminde veya sezaryan operasyonunda ağrı hissini ortadan kaldırmak için kullanılan özel bir bölgesel anestezi yöntemi haline gelmiştir. Genel anesteziden farkı anne adayının işlem esnasında uyanık olması ve etrafında olup bitenleri tümüyle algılamasıdır. Normal doğum için en çok tercih edilen, en etkili, en güvenli ve en sık kullanılan yöntem Epidural “ağrısız doğum” tekniğidir.

 

AĞRISIZ DOĞUMUN AVANTAJLARI NELERDİR?

  • Epidural anestezi ağrısız normal doğum için mükemmel bir yöntemdir.
  • Etkin bir biçimde doğum ağrılarının giderilmesini sağlar, uygun dozda ve zamanda uygulandığında doğumu hızlandırır.
  • Uygulamadan sonra yürüyebilirsiniz.
  • Epidural analjezi sizi sersemletmez, hasta hissettirmez, ayrıca bağırsak hareketlerini durdurmaz, gaz çıkarımını engellemez.
  • Psikolojik rahatlama, kas spazmını çözmesiyle normal doğum şansınızı artırır.
  • Doğum sonrası yorgun, bitkin olmadığınız için bebeğinizi çok daha çabuk kucağınıza alır, hemen besleyebilirsiniz.
  • Tecrübeli uzmanların yaptığı epidural sonrası baş ağrısı çok nadirdir (% 1 civarı).
  • Doğum kesisi (epizyotomi) açılan durumlarda epizyotominin açılması ve tamiri esnasında duyulan ağrıyı gidermede oldukça etkilidir.
  • Sezeryan gerektiğinde takılan kataterden verilen ilaç dozu artırılarak genel anestezi verilmeden uyanık bir şekilde sezeryan yapılabilir.
  • Normal doğumda altın standart: Epidural Analjezidir.

DOĞAL DOĞUM

Doğum normal doğum (vajinal doğum) ve sezaryen olarak iki şekilde gerçekleşebilir.

Doğal doğum ise normal doğumun tamamen doğal olarak hiçbir müdahale yapılmadan gerçekleşmesidir. Her normal doğum doğal doğum anlamına gelmez.

Lamaze gibi doğal doğumu benimseyen felsefelerin de anlattığına göre hamilelik ve doğum kadın vücudunun yaşadığı tamamen doğal bir süreçtir bu nedenle doğuma mümkün mertebe müdahale edilmeden kendi doğallığı içerisinde gerçekleşmesi en doğrusudur. Örneğin doğumun kendi kendine başlanması beklenmelidir, doğumun başlaması için her hangi bir ilaç veya uyaran vermek olayın doğal gelişim aşamalarını bozabilir. Bunun dışında gerekmedikçe epiyotomi (doğum kesisi) yapılmaması, annenin doğum sırasında tamamen doğal olarak istediği gibi hareket etmesine izin verilmesi, yemek ve içeceklerin serbest olması doğal doğum felsefelerinin başlıca kriterleridir. Doğal doğum görüşüne göre doğumda ilaç veya cerrahi müdahaleler sadece gerekli olduğunda uygulanmalıdır her doğuma aynı şekilde rutin olarak uygulanmamalıdır. Anne adayının doğal doğu yapmak istemesi en büyük hakkıdır. Ancak bunun için anne adayunın öncelikle hamilelik ve doğum hakkında doğru objektif bilgilere ulaşması gereklidir. Yanlış ve taraflı yönlendirmelerle anne adayı korkutulmamalıdır. Sezaryenin sadece tıbbi zorunluluk hallerinde uygulanması gereken ve birtakım riskleri olan bir ameliyat olduğu öğretilmelidir. Yukarıda anlatılanların hepsi doğal doğum felsefesini benimseyenlerin görüşleridir ve günümüzde bunların uygulanması yaygınlaşması için çeşitli çalışmalar yapılmaktadır.