Cinsel isteksizlik sorununun olup olmadığı nasıl anlaşılır?
Azalmış cinsel istek bozukluğu kişinin yaşı ve yaşam koşulları dikkate alınarak, sürekli olarak ya da tekrarlayıcı bir biçimde cinsel fantezi ve cinsel etkinlikte bulunma isteğinin az olması ya da hiç olmaması durumudur. Sevişme isteğinin olmaması ile birlikte cinsel hayaller kurmak, cinselliği hatırlatan konularla ilgilenmek, cinsel ortamı hazırlamak ya da cinselliği başlatmak gibi bir istek de ya hiç yoktur ya da çok seyrek olarak oluşur. Cinsel isteksizliği olan kadınlarda, sevişme ya da masturbasyon sırasında cinsel bölgede ıslanma, klitorisin belirginleşerek şişmesi, meme uçlarının dikleşmesi gibi cinsel uyarılma belirtileri de azalmıştır ya da yoktur. Benzer bir şekilde cinsel haz da ya çok zayıftır, ya da ortaya çıkmaz. Bütün bunların sonucunda orgazm da çoğunlukla yaşanmaz. Cinsel isteksizliği olan kadınlar genelde cinsel ilişkiyi kendileri başlatmazlar, ancak “kadınlık görevi” olarak algıladıkları cinselliği eşlerini mutlu etmek, evliliğin devamıyla ilgili sorun yaşamamak gibi gerekçelerle haz almasalar da yaşarlar.
Aynı şekilde cinsel isteksizliği olan erkeklerde de sertleşme ve boşalma bozuklukları görülebilir. İsteksizliği olan erkek sevişme sırasında konsantrasyonunu daha sık ve çabuk yitireceğinden sertleşme kaybı yaşayabilir ya da boşalamayabilir.
Cinsel istek ile ilgili özellikle bilinmesi gereken bir başka nokta da şudur: Cinsel istek düzeyinin normal olup olmadığını belirleyen sabit bir değer ya da sayı yoktur. Önemli olan çiftin cinselliği isteme sıklığının uyumudur. Örneğin, eşlerin ikisinin de her gün veya ayda bir cinsel isteği varsa aralarında uyumlu bir cinsellik yaşayabilirler. Ama eşlerden biri her gün diğeri ayda bir cinsel istek duyarsa, cinsel sorunlar kaçınılmaz olur. Kısaca önemli olan eşlerin cinsel istek sıklığının birbirine yakın olabilmesidir.
Cinsel isteksizliğin görülme sıklığı nedir?
Türkiye’de toplumda cinsel isteksizlik sıklığını değerlendirecek yeterli çalışma yoktur. Bununla birlikte herhangi bir cinsel sorun nedeniyle hastaneye başvuranlarda yapılan sınırlı sayıdaki araştırmalarda, batı toplumlarında tüm hastaneye başvuran kadınların %30-49’unda cinsel isteksizlik olduğu, ülkemizde ise bu oranın %8-15 arasında değiştiği saptanmıştır. Bu farkın ülkemizde cinsel isteksizliğin daha az görülmesinden değil, cinsel isteksizlik nedeniyle hekime başvurunun azlığından kaynaklandığı düşünülmektedir.
Erkeklerde cinsel isteksizlik görülme sıklığı ise kadınlara göre bir miktar daha azdır. Bunun bir nedeni kadınların cinsel isteğinin daha kırılgan olmasıdır. İlişkilerinin genel gidişinden ve o cinselliği yaşadıkları sırada yaşanan psikolojik etkenlerden daha fazla etkilenirler. Daha önemlisi ise bizim kültürümüzde kız çocuklarının cinselliği zevk almak amacıyla değil bir çeşit görev olarak yaşamaları gerektiği bilgileriyle yetişmesidir. Böyle yetişmiş olan bir kadın kendi cinselliğinden utanmakta ve cinsel ilişki sırasında kendini ketlemektedir (engellemektedir).
Cinsel isteksizlik sonradan gelişebilir mi?
Cinsel isteksizlik ergenlik döneminin başından itibaren var olabileceği gibi yaşamın herhangi bir döneminde çeşitli nedenlere bağlı olarak sonradan da ortaya çıkabilir. Başlangıçta normal bir cinsel isteğin bulunduğu bir dönemin olması, cinsel isteksizliğin sonradan gelişen bir nedene bağlı olduğunu düşündürür ve olasılıkla tedaviye daha iyi yanıt verir. Ergenliğin başından beri olan cinsel isteksizlikte ise çoğunlukla daha ciddi etkenler söz konusudur.
Cinsel isteksizlik her durum için geçerli ve genel bir sorun olabileceği gibi bir kişiye ya da bir duruma özgü olarak da ortaya çıkabilir. Örneğin istenmeyen evlilikler ya da cinsel eşle ilişki sorunları gibi nedenlerle o kişiye karşı bir cinsel isteksizlik söz konusu olabilir. Ancak detaylı araştırıldığında başka bir cinsel eşle cinsellik ya da masturbasyon için cinsel istek azlığı bulunmadığı görülebilir.
Cinsel isteksizliğin sebepleri nelerdir?
Cinsel istekte birden fazla neden hep birlikte rol oynar. Bu nedenle cinsel isteği değerlendirirken kültürel, sosyal, dini, psikolojik, bedensel bütün etkenler gözden geçirilmelidir. Cinsel isteksizlik nedenlerini biyolojik ve psikolojik olarak kabaca ikiye ayırabiliriz.
Bedensel nedenler arasında koroner (kalp) yetmezlik, enfarktüs (kalp krizi), böbrek üstü bezlerinin fazla ya da az çalışması, cinsel hormonların azlığı, tiroid hormonlarının azlığı ya da artışı, epilepsi (sara), beyin kanamaları ve yukarda belirtildiği üzere bazı psikiyatrik hastalıklar cinsel ilgiyi azaltabilirler. Cinsel hormonların az olması cinsel isteği azaltabilirken, fazla olması isteği artırmaz. Hastalıklar dışında yukarıda bahsedildiği üzere depresyon ve kaygı bozukluğu ilaçları, lityum, bazı tansiyon ilaçları ve psikotik bozukluk tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar cinsel isteği azaltabilir.
Psikolojik nedenler arasında ise partner ya da ilişki sorunları ya da partnere ilgi kaybı sık görülen nedenlerdendir. Cinsel istek bozukluğunun tedavisinde diğer cinsel işlev bozukluklarına göre kişinin partnerinin ve ilişkisinin daha ayrıntılı değerlendirilmesi gerekir.
Cinsel yönelim sorunları cinsel isteksizliğin bir başka nedenidir. Bazen kişi cinsel ilgisinin kendi cinsine yönelik olduğunun farkındadır ancak bu durumun başkaları tarafından fark edilmesini istemediğinden karşı cinsle ilişki kurabilir, evlenebilir. Ancak karşı cinsle ilişkide istek, uyarılma ve orgazm zorlukları yaşar. Bazen de kişi eşcinsel arzularını bastırır ve kendisi de farkında olmaz. Karşı cinsle ilişkide nedenini bilmediği bir isteksizlik ve zevk alamama yaşar. Cinsel yönelimi aslında kendi cinsine yönelik olan bu bireylerde karşı cinse yönelik cinsel isteksizlik, yanlışlıkla cinsel istek bozukluğu olarak yorumlanabilir. Bu bireylerin karşı cinse yönelik cinsel istek duymalarını sağlamaya çalışmak yararsız olduğu gibi uygun bir yaklaşım da değildir.
Cinsel fobiler ya da kaçınmalar, gebelik ya da çocuk sahibi olma korkusu, bir başkasına yakınlaşma ve bağlanma ile ilgili sorunlar, cinsel eşin cinsel becerisinin yetersiz oluşu, yaşla ya da çekicilikle ilgili kaygılar, beden imajına yönelik algının olumsuz yönde bozulması, evlilik çatışmaları, yakın kaybı ya da ekonomik güçlükler gibi stresli yaşam olayları de cinsel isteksizliğe sıklıkla neden olan sorunlardır. Ülkemiz için önemli bir başka neden cinselliğin günah ve ayıp olduğu yönündeki katı dini ve ahlaki inançlardır.
Cinsel isteksizliğin depresyonla ilişkisi var mıdır?
Çeşitli psikiyatrik hastalıklar ve cinsel istek bozukluğu birlikte sık görülür. Depresyon cinsel isteğin azalmasına neden olan psikiyatrik hastalıklar arasında en sık görülenidir. Depresyon genel olarak kişinin hemen her alanda isteğinin, keyfinin kaybolduğu, yaşama sevincinin azaldığı ıstıraplı bir durumdur. Böyle bir tablo içinde cinsel isteğin de azalması şaşırtıcı bir sonuç değildir. Panik bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk (takıntı hastalığı) gibi kaygı bozuklukları da tıpkı depresyon gibi cinsel isteğin azalmasına neden olabilir.
Bununla birlikte depresyon ve kaygı bozukluklarının tedavisinde kullanılan ilaçların önemli bir çoğunluğunun yan etki olarak cinsel isteksizlik yaptığı bilinmektedir. Bu sorun, ilacın kullanılması sırasında zaman içinde azalabileceği gibi sürekli devam da edebilir ve başka bir ilaca geçmek gerekebilir. Cinsel isteksizlik psikiyatrik hastalığın bir belirtisi olarak mevcutsa önceliğin psikiyatrik hastalığın tedavisine verilmesi daha uygun bir yaklaşım olacaktır. Psikiyatrik hastalığın diğer tüm belirtilerinin geçmesine rağmen cinsel isteksizlik devam ediyorsa cinsel terapi ya da soruna yönelik özel yaklaşımlar uygulamaya geçirilebilir.
Cinsel isteksizlik nasıl tedavi edilir?
Cinsel isteksizlik tedavisinde temel yaklaşım, kişide cinsel isteği azaltan etkenlerin bulunup ortadan kaldırılması ve kişinin cinsel arzuları ile uyumlu bir cinsel yaşam biçiminin sağlanmasıdır. Eğer neden herhangi bir hastalık, depresyon gibi psikiyatrik sorunlar ya da bir ilaç kullanımından kaynaklanıyorsa nedene yönelik bir tedavi stratejisi izlenir.
Cinsel terapiye alınan çiftlerin tedavisinde çiftin cinsel iletişimlerinin arttırılması, cinsel isteklerini daha rahat ifade edebilmelerinin sağlanması cinsel yaşamlarındaki kısıtlılıkların kaldırılması amaçlanır. Bu noktada tedavide en önemli unsur cinsel isteği engelleyen unsurların bulunup ortadan kaldırılması ile kişinin gizli kalmış arzu ve fantezilerinin uyandırılmasıdır. Cinsel istek bozukluğu tedavisinde cinsel terapiye yanıt oranı diğer cinsel sorunlara göre daha düşüktür. Güncel ve nispeten daha yüzeyde olan bir etkene karşı gelişmiş cinsel istek veya tiksinme bozukluğunda cinsel terapi yöntemleri işe yarayabilir ve denenmelidir.
Daha erken dönemlere ait, kronik, yaşam boyu özellik gösteren ve derin dinamik nedenlerden kaynaklanan etkenler söz konusu ise sorunun ağırlığına göre dinamik yönelimli cinsel terapi ya da uzun süreli psikanalitik terapiler tercih edilmelidir.
Cinsel isteksizliğin ilaçla tedavisi mümkün müdür?
Cinsel istek azlığının ilaçla tedavisi mümkün değildir. “Cinsel gücü arttırdığı” söylenen çeşitli gıda maddelerinin tüketilmesinin cinsel istek üzerine bir yararı yoktur. Ancak kişi aldığı bu gıdaların kendisine faydalı olacağını düşünüyorsa psikolojik olarak rahatlayarak fayda görebilir.
Cinsel hormonların ya da depresyon ilaçlarının isteksizlik tedavisinde yeri var mıdır?
Hormonları normal düzeylerde olan kişilere seks hormonları verilmesi yararsız olduğu gibi uzun vadede hormonal dengeyi bozduklarından zararlıdır. Benzer bir şekilde depresyonu olmayan birine verilen depresyon ilaçlarının birçoğu yukarıda anlatıldığı üzere cinsel isteği arttırmak bir yana daha da azaltırlar.
Kadınlarda son yıllarda cinsel istek azalması (cinsel isteksizlik, cinsel soğukluk), cinsel tiksinti bozukluğu, cinsel uyarılma bozukluğu gibi cinsel işlev problemleri artmaktadır.
Cinsel sağlık için çok önemli olan bu tür problemlerin zamanında tespit edilerek özel cinsel terapilerin uygulanması pek çok problemi önleyebilecektir.
Cinsel İsteksizlik (Cinsel Soğukluk), Cinsel Tiksinti bozukluğu ve Cinsel Uyarılma Bozukluğu ile ilgili bilgiler ve cinsel tedavi yöntemleri bu bölümde ele alınmaktadır.
Kadınlarda Cinsel İşlev Bozuklukları Sınıflandırma (DSM-IV tanı kriterlerine göre)
1) İstek Bozuklukları
1a) Hipoaktif Cinsel İstek Bozuklukları
1b) Cinsel Tiksinme Bozukluğu
2) Uyarılma Bozukluğu
3) Orgazm Bozuklukları
4) Cinsel Ağrı Bozuklukları
4a) Disparoni (Cinsel ilişkide ağrı)
4b) Vaginismus
Cinsel istek nedir?
Cinsel istek, kadınlarda ve erkeklerde cinsel partneri ile cinsel ilişkiye girme arzusudur. Cinsel istek, cinsel sağlık açısından önemli bir unsurdur.
Cinsel isteğe partnerle ilişkiye girme arzusu yanında cinsel içerikli rüya görme, fantezi kurma, erotik içerikli materyallere ilgi duyma da eşlik etmektedir.
Cinsel arzu işitsel, görsel, kokusal, dokunsal, tatsal algılar sonucunda uyarılabilir. Aslında bedeni sağlıklı olan ve herhangi bir hormonal problemi olmayan her insanda cinsel istek ve arzular bulunmaktadır.
CİNSEL İSTEKSİZLİK (Cinsel Soğukluk)
Cinsel isteksizlik, yeterli cinsel uyarı olmasına rağmen (kadın veya erkekte) cinsel istek duyulmaması durumu olup “cinsel istek bozuklukları” grubunda yer almaktadır.
Halk arasında tam karşılığı olmasa da “frijidite” veya “cinsel soğukluk” olarak da adlandırılmaktadır. Halk arasında cinsel yönden soğuk olan kadınlar “frijit” olarak adlandırılmaktadır.
Cinsel isteksizlik, uzun süreli cinsel fantezilerin ve cinsel etkinlikte bulunma isteğinin az olması veya hiç olmaması şeklinde de tanımlanabilir.
Cinsel isteksizlik türleri nelerdir?
Cinsel isteksizlik, görülme şekli açısından iki türlüdür:
Primer Cinsel İsteksizlik: Cinsel istek durumunun ergenlik döneminden itibaren olmaması.
Sekonder Cinsel İsteksizlik: Önceden cinsel istek sorunu olmayan bir kişide daha sonra ortaya çıkan cinsel istek sorunu şeklindedir.
Bazan de cinsel istek azlığı kişilerde yoğun iş hayatı, stres gibi nedenlere bağlı olarak “dönemsel” olarak da görülebilmektedir.
Cinsel istek azlığı probleminin görülme sıklığı nedir?
Cinsel isteğin az olması kadınlarda cinsellikle ilgili en yaygın şikayetlerdendir. Cinsel isteksizlik toplumun % 20’sinde görülen bir cinsel işlev problemidir.
Kadınların yaklaşık % 33’ünün hayatlarının bir döneminde cinsel ilgi ya da istek azalmasıyla karşı karşıya kalacağı tahmin edilmektedir.
Cinsel isteksizlik oranları yaşa bağlı olarak artmaktadır; 18-24 yaşları arasındaki kadınların % 32’si cinsel istek azlığından etkilenirken bu oran 30-34 yaş grubunda % 29.5 ve 35-39 yaş grubunda % 37.6’dır.
Cinsel istek neye bağlıdır?
Cinsel istek, sadece psikolojik bir durum gibi görünse de sıklıkla hormonal dengesizlik ya da tedavi gibi fiziksel durumlardan da etkilenmektedir.
İsteğin olması çeşitli faktörlere bağlıdır. Bunlar: Biyolojik içgüdü, yeterli özgüven (self esteem), cinsellikle ilgili önceki deneyimlerin olumlu olması, uygun bir cinsel eşin olması, birlikte olunan kişi ile cinsellik dışındaki alanlarda da iyi bir ilişkinin olması gibi. Bu alanların herhangi birinde sorun olması cinsel isteğin azalması ile sonuçlanabilir.
Frijidite, hem fiziksel hem de psikolojik sorunlara bağlı olarak ortaya çıkabilir.
Cinsel isteksizlikte fiziksel ve psikolojik faktörler yer almaktadır. Cinsel isteksizliğin % 1’i fiziksel, % 99’u psikolojik nedenlere bağlıdır.
Cinsel İsteksizlikte Fiziksel Faktörler
Cinsel isteksizlikte rol oynayan fiziksel faktörler:
Yaşlanma ve menopoz
Kullanılan bazı ilaçlar (doğum kontrol hapları, antidepresanlar, kortizon içeren ilaçlar gibi)
Burada paradoks gibi görünen bir nokta şudur: Depresyon kişilerde cinsel isteksizliğin ana nedenlerinden birisi olmasına rağmen, depresyon tedavisinde kullanılan ilaçların (antidepresanların) tamamına yakını da cinsel istesizliği arttırmaktadır. Ancak yine de kar/zarar oranı düşünülerek bu ilaçların kullanılması elzem olabilir.
Alkolizm
Böbrek, karaciğer ve kalp yetmezliği
Tiroid hastalıkları (hipotiroidi)
Kronik hastalıklar (Şeker hastalığı ve Yüksek tansiyon gibi)
Nörolojik problemler (Multipl skleroz, Parkinson gibi)
Ameliyatla rahimin alınması (histerektomi operasyonları)
Hormonal dengesizlikler
İlişkide ağrı hissetme (disparoni)
Genital organlardaki iltihaplar, rahimin ters dönüklüğü (retrovert uterus), endometriosis gibi nedenlere bağlı olarak ağrılı cinsel ilişki olması (disparoni) kadının cinsel isteksizliğine neden olabilir. Aynı şekilde menopozda ortaya çıkan estrojen yetersizliğine bağlı vajinal kuruluk ve ürogenital atrofiler de isteksizlik sebebidir.
Cinsel İsteksizlikte Psikolojik Faktörler
Cinsel isteksizlikte rol oynayan psikolojik faktörler:
Aşırı stres
Kişiler arası ilişkilerdeki sorunlar (İletişim problemleri)
Evlilik sorunları (Özellikle eşe karşı gizli öfke, kırgınlık, dargınlıklar)
Beden şekli ile ilgili kaygılar
Anksiyete (İçsel sıkıntılar)
Gizli eşcinsellik (Latent homoseksualite)
Geçmişde yaşanan taciz, tecavüz, ensest ve cinsel istismarlar (Cinsel travmalar)
Depresyon
Bazen kadın ve partnerinin kadın cinsel organlarının yapı ve fonksiyonlarını bilmemesi nedeni ile cinsel ilişki öncesinde kadının uyarılması sağlanamamakta, bu durumdaki kadın da cinsel istek duymamaktadır.
Yine, cinsel travma (tecavüz ve tacizler), önemli yaşam olayları (ailede birinin ölümü, çocuk doğumu, taşınma gibi) ve cinsel ilişki ile bazı olumsuz anıların yerleşmesi gibi durumlar da psikolojik nedenler arasındadır.
Bazı durumlarda bir kadının cinsel ilişkide bulunması bir suç veya günah olarak algılanabilmekte, bağlantılı olarak cinsel arzu duymak suçluluk duygusuna neden olabilmektedir.
Cinsel isteksizlik problemi genç kızlıktan bu yana olabileceği gibi çoğunlukla normal cinsel fonksiyonu olan kadında sonradan da ortaya çıkabilir.
Bazen cinsel istek azalması bir ilişkideki bozulmanın bir işareti de olabilir. Öfkeli, korkulu ya da zihni dağınık kişiler genellikle cinsel yakınlık için istek duymazlar. Cinsellikten uzun süre uzak kalmak da cinsel dürtüyü bastırabilir.
Cinsel İsteksizlik Tedavisi
Cinsel istek bozukluklarında tedaviye başlamadan önce bir jinekolog tarafından basit bir jinekolojik muayene yapılması önemlidir. Aslında tüm cinsel sorunlarda öncelikle bir jinekolojik değerlendirmenin önemi büyüktür.
Jinekolojik muayene sırasında kadının cinsel hazzını etkileyebilecek fiziksel nedenler araştırılır. Cinsel ilişkide ağrıya (disparoni) neden olabilecek durumlar (vajinit, vulvar vestibulit sendrom, batın ameliyatlarına bağlı gelişen yapışıklıklar) değerlendirilir. Hastanın varsa kronik rahatsızlıkları, nörolojik problemleri, kullandığı ilaçlar dikkate alınır.
Cinsel isteksizlik %1 oranla fiziksel nedenlere bağlıdır. Bu tür durumlarda jinekolog veya ilgili branş hekimi tarafından nedene yönelik tedaviler uygulanır.
Daha sonra herhangi bir problem görülmeyen ve cinsel isteksizlik problemi psikolojik nedenlere bağlı olduğu düşünülen hastalara cinsel terapi uygulanır.
Cinsel terapi öncesi hastadan genel bir cinsel öykü, aile öyküsü ve geçmişi ile ilgili detaylı bilgiler alınır. Cinsel sorunu körükleyen bilinç altında yatan psikodinamikler tespit edilir.
Daha sonra hastalara genel psikolojik durumları ile ilgili ve cinsellikle ilgili bilgiler verilir. Yanlış ve eksik bilgiler düzeltilir. Cinselliğe “yeni bir bakış açısı” kazandırılır. Aile içi problemleri var ise “aile terapisi” verilir. Tüm cinsel sorunların çözümünde olduğu gibi bu konuda da cinsel terapi veren terapistin tecrübesi ve bilgisi son derece önemlidir.
Cinsel isteksizlik tedavisinde daha sonra “davranışsal terapi” adı verilen bir takım uygulamalara geçilir. Bu şekilde kişinin kendi bedenini tanıması sağlanır.
Erkek eş ile ilgili bir takım sorunlar (erken boşalma, sertleşme sorunu gibi) var ise eş zamanlı olarak bu problemler de tedavi edilir. Erkek eşe ait cinsel tecrübe eksikliği var ise yine bu konuda da destek sağlanır.
Bu arada bir jinekolog tarafından cinsel “erojen (duyarlı) bölgeler” (meme uçları, klitoral bölge, kulak çevresi, boyun, bacaklar gibi) ve bunların nasıl uyarılacağı çiftlere anlatılır. Kadına çatı kaslarını kasıp gevşetme egzersizleri (kegel egzersizleri) öğretilerek vajenin daha duyarlı hale gelmesi sağlanır.
Cinsel tedavilerde tedavinin kişinin problemine uygun şekilde “bireyselleştirilmesi” de son derece önemlidir.
Cinsel isteksizlik, bir cinsel terapist eşliğinde aşama aşama ve bir takım ev ödevleri ile aşılmaktadır. Ev ödevlerinin bir kısmı kişi tarafından bir kısmı da eş tarafından uygulanmaktadır.
Cinsel isteksizlik problemin çözümünde erkek eşin dayanışması, iletişim, güven ve ev ödevlerinin düzenli yapılması önemli yer tutar. Sorunun çözümü genelde 6 ile 12 seans arasında sürebilmektedir.
Cinsel tedavilerde rahatlama ve gevşeme (relaksasyon egzersizleri), masaj, masturbasyon, cinsel birleşme tekniklerinin öğretilmesi ve değişik cinsel pozisyonların anlatılması son derece önemlidir.
Tedavilerde kullanılan CD, DVD, maket ve smilatörler tedavinin anlaşılabilmesini kolaylaştırılır.
CİNSEL TİKSİNTİ BOZUKLUĞU
Cinsel isteğin daha şiddetli bir derecede azalması ve hatta ortadan kalkması durumudur.
Cinsel tiksinti bozukluğu olan bireyler cinsel aktivitelerden kaçınırlar. Kendilerine cinsel yönden yaklaşıldığında korku, kaygı ya da iğrenme ifade ederler. Bu durum belirgin bir sıkıntıya ve kişiler arası ilişkilerde zorluklara neden olur.
Şiddetli derecede cinsel tiksinti bozukluğu olan kişilerde cinsellikle ilgili durumlarda panik atağa varan sorunlar yaşanabilir.
Bu sorun “travma sonrası (posttravmatik) stres bozukluğu” gibi başka psikolojik sorunlarla bir arada da görülebilir. Bu bozukluk tecavüze uğrama ya da çocuklukta istismar gibi cinsel saldırıya maruz kalınan durumlarda, cinsel birleşmenin ağrılı olduğu durumlarda ya da cinsel dürtü ile utanç, suçluluk gibi duygular arasında farkında olunmayan bir bağlantı olduğunda ortaya çıkabilir.